14 Mart 2014 Cuma

Sunset Bulvarı/Sunset Boulevard



Bu filmi dün akşam derslerden bıkkınlık geldiği bir anda izledim. İlk başta çok sıkılmama rağmen ne yalan söyleyeyim bir süre sonra film beni kendine çekmeyi başardı. Film,bazı insanlar açısından sıkıcı ve bir o kadar da anlamsız gelse de ben beğendiğimi belirtmek istiyorum.


Filmin yapım yılı 1950.

Film hakkında daha fazla bilgiye yer verilecek olursa Norma Desmond adında eski ve hala geçmişten kopamayan ve böylelikle gerçekle bağını koparmak üzere olan bir Hollywood starı ve parasızlığının verdiği çaresizlikle onun yanında yaşamaya başlayan Hollywood senaristi Joe Gills arasındaki ilişkiden söz ediyor. Yaşadıklarından ve yaşayamadıklarından.

Film ilk başta sıkıcı gelse de sonradan gerçekten zevkli.
Aşk da var film de,gerilim de. Norma Desmond karekteri bence çok ürkütücü mesela. En fazla da dram ve suç içerikli bir film yapılmış.

 
Bu film 11 dalda Oscar'a aday gösterilmiş ve 3 dalda bu ödüle layık bulunmuş.
Gerçekten izlenmesi gereken bir film.
İyi seyirler şimdiden.

9 Mart 2014 Pazar

Marka Saatler,Çok Özel Fiyatlara :)

Uzun zamandır kitap paylaşımı yapmadığımdan ötürü biraz tozlanmış da olsam gelecek haftalarda yepyeni kitap eleştirilerimle aranızda olacağım.
Bugün sizlere internet üzerinden hem çok ucuz hem de çok marka saatlerin satıldığı bir sayfadan bahsetmek istiyorum. Bu sayfayı internette gezinirken rastladım ve hem saatler,hem de bu saatlere biçilmiş fiyatların çok çok altında satışa sunulması beni cezbetti ve sizlerle bunu paylaşmak istedim.

12 Şubat 2014 Çarşamba

Sıcak Ayaz/Serkan Özel

Eveet,yeni bir kitapla daha karşınızdayım. Bu kitap daha dün elime geçti ve bugün bitirebildim. Sıcak Ayaz'ı elime ilk aldığımda Ahmet Batman'ın Soğuk Kahvesi ya da Sabah Uykum'u gibi olacağını tahmin ettim. Çünkü bu iki kitap da çok satıyor ve belki de yazarımız bu tarz kitapların yaygınlaştırılması gerektiğine inanıyor.


Kapak gerçekten güzel hazırlanmış. İçeriği ise daha çok ayrılıklar üzerine,giden sevgiliye yazılan mektuplar ya da yine aynı sevgiliye yazılan içten edilen intizarlar diyebiliriz. Dili çok sade ve gerçekten bazı cümleler insanı bir yerden başka bir yere götürme yetisine sahip. 

Sizlere bu kitapla ilgili anlatacak ve yorum yapacak pek bir bilgi yok elimde,çünkü kitap daha çok insanlara hitap etmek için yazılan cümlelerden oluşuyor. Ben de bunlardan en beğendiklerimi sizinle paylaşmaya çalışacağım bu yazımda:

Oysa bu hayat sınavında aşk sorusunun cevabı bendim.Boş bıraktın ve benden geçemeden bende kaldın.

Gözlerin aşkta bildiğim tek lisandı.

Sevmeyenin en dürüst davranışıdır bu,her zaman seninle yürüyor gibi yapıp,gitmek istedikleri yere varınca,sana eşlik etmeyeceklerine inandırırlar.

Acı sonbahar gibidir hayata karşı soğutur seni yalnızlık kış gibidir hayallerin ayazında kurutur seni.

Kararmış hayallere umut ışığı olamıyorsan aydınlık gerçeklere gölge yapmayacaksın.

Lapa lapa yokluğun yağıyor umutlarımın üzerine.Tir tir hayallerim titriyor. Ve ben yalnızlığın ayazında sana üşüyorum.

Aşk ütülü bir gömlektir başkalarıyla kırıştırmadığın sürece.

Sen,benden başkalarına sınırlarını çiz söz vatan gibi korurum seni.

Sus! diyorum. Sus ve daha fazla söyleme. Kimse bilmesin o hatırlamaya çalıştığın şarkının sözlerini. Kimseler eşlik etmesin nakarat diye sığındığın o şarkının yalanlarına. Bir tek yüreğin bilsin o şarkının adını. Peki sevmeyenim,başkaları sorarsa o şarkının adını? Dilim adına lal olup sussa da,nasıl gizlerim o şarkının gözlerimden akan sözlerini? 

Sensiz aşkı anlatamıyorum,hep bir şeyler eksik kalıyor. Oysa seninle aşka bile aşkı anlatırdık bir olup iki kelimeyle "Seni seviyorum" demen yeterdi,çünkü ben de seni seviyordum.

Kirpiklerine kar tanesi değse içim erir.

Ve yalnız kalırsın. Yaşlarını yanağına varmadan öldürür,sırf iyiyim dediğinde insanların inanması için sahte gülümsemeyle kendini kendine güldürürsün.

Şimdi gidişin bile yarım
Ezberimden gülüşünü silmeden gittiğin için ağız dolusu seni seviyorumlar kusuyor,bir alfabe dolusu hiç olduğumu bilip yine kendime noktayı kendim koyuyorum.

Mutluluk bir espriydi ve biz hiç gülmedik. 

Gözyaşı acının ıslak imzasıdır.

Aşk bu,hiç gitmeyecekmiş gibi sever,hiç gelmeyeceğini bildiğin halde daha çok sevmek istersin.

Tutsağın değildim,tutsaydın senindim.

Geleceksen "mutlu olmak" için değil "biz" olmak için gel.

Baktın olmadı,saat kaç olursa olsun ara,beraber unuturuz beni..

Bu hayat denen şeyde,iki farklı zarın tek sayıları gibiyiz. Birbirimizi toplasak,bir çiftiz.

Senin aramanı bekliyorum hüznü meşgule düşürmek için.

Bir yangından kaçmamak gibiydi seni sevmek. Ve o yangında,kurtarılmayı bekleyen de bendim,yangını çıkaran da. İçimde yanan da sendin,yanarken içimde olan da. 

Ölüler var yaşarken gördüklerim. Ölüler var yaşarken gömdüklerim.

Sessizdir söylemez bazı gözyaşları katillerini.

10 Şubat 2014 Pazartesi

Kırmızı Bisiklet/Can Dündar

Bugün sizlere bahsedeceğim kitap Can Dündar'ın Kırmızı Bisikleti. Can Dündar'ın bu kitabını okuduktan sonra Yarim Haziran ile beraber iki kitabını okumuş bulunmaktayım.


Yarim Haziran gerçekten hoş bir kitaptı, beğenip iki defa okuduğumu biliyorum. Dili sade,konular özgün ve günümüzden. Nasıl beğenilmesin?

Bugün ise Kırmızı Bisikleti tanıtacağım okumayan arkadaşlarımız için.
Kırmızı Bisiklet babalar ve evlatları konusunu baz alınarak oluşturulmuş bir kitap. Zamanın gelip geçiciliğine dayanmaya çalışan yazar,en sonunda yenilir ve kitap böyle başlar. :

9 Şubat 2014 Pazar

Ahmet Altan/İçimizde Bir Yer

Ahmet Altan benim en sevdiğim yazarlardan. Dili olsun,kitaplarda işlediği konular olsun,kitaplarının sürükleyici yanı olsun. Gerçekten takdir edilecek yazarlardan. Eğer okumadıysanız size tavsiye ederim. Elinize geçerse lütfen okuyun ben şu ana kadar 4 kitabını okudum ve hepsi hafızalarıma yerleşti. Kimisinde ağladım,kimisinde güldüm ama hepsini soluksuz okudum diyebilirim.

Şu ana kadar okuduğum Ahmet Altan kitapları:







Bugün sizlere bahsedeceğim kitap ise son okuduğum kitap olan İçimizde Bir Yer. Bunu geçenlerde almıştım fakat dün gece bir solukta okuyuverdim.

Kitap,aşktan ayrılıklardan ve biraz da aşkın cinsel yönünü biz okuyuculara sunmaya çalışmış. Eğer elinize Ahmet Altan kitabı geçtiyse şayet aşkla cinselliğin bir arada anlatıldığı bir kitapla karşı karşıyasınız demektir.

Gayet Ciddiyim'den/Bir Borç Hikayesi



Diyelim ki bir arkadaşınız sizden borç istedi:

-Yani çok mecbur kalmasam asla borç istemem biliyorsun.

Altyazı: Borç istiyorum,vermezsen ayıp olacak.

-Biliyorsun senin için canımı veririm.

Altyazı: Hazırlıklı ol,avucunu yalayacaksın.

-Ama şu anda benim durumum da hiç parlak değil. Azıcık bir param vardı,onu da dün vadeliye koydum.

Altyazı: Üç kuruş param var onu da sana mı vereceğim,yok artık!

-Ben seni de zor duruma sokmak istemem tabi.Ama zaten banka ne faiz veriyorsa ben de borcu geri verirken onu öderim.

Altyazı: Öyle kaldın mı cimri herif,bakalım şimdi ne bahane bulacaksın.

-Ehh.O zaman tabii,dostluk böyle günlerde belli olur,yarın göndereyim sana parayı.

Altyazı: Allah kahretsin,birkaç gün savsaklarım herhalde,sonra da telefonlara çıkmam.

-Abicim zahmet etme,ben akşam üstü uğrar alırım.

Altyazı: Alnımızda enayi yazmıyor,işi şansa bırakmayız,kendimiz gelir,söke söke alırız.

-Nasıl istersen canım kardeşim.

Altyazı: Pis herif.

-Şimdiden sağ ol var ol canım.

Altyazı: Ne uğraştırdı cimri köpek,vereceği üç kuruş.

İyi ki hayat böyle değil. İyi ki insanlar tam olarak ne düşündüklerini söylemiyorlar.

8 Şubat 2014 Cumartesi

Gülse Birsel/Gayet Ciddiyim

Gülse Birsel'in bu kitabı bugün elime geçti ve bir çırpıda bitirdim. Gerçekten çok sürükleyici bir kitap. 23 bölümden oluşan bu kitap Gülse Birsel'in köşeyazılarının derlenmiş hali.Ben de kitabın en beğendiğim yanlarını sizlerle sunmak istiyorum.


1.Evler,Odalar,Eşyalar ve Ev Kadınları:

Ev kadınları ve iş kadınları arasındaki belirgin farkları ortaya koymuş Birsel. Bunu da şu cümlelerle ifade etmiş:

"Çalışan bir kadının nedense vakti daha boldur.Sizi iki toplantı,bir bütçe görüşmesi,bir kokteyl parti,alışveriş ve yarım mülakat arasına sıkıştırıverir.Oysa bir ev kadını 'O gün doluyum,manikür yaptıracağım'der mesela!"
Ev çok güçlü bir şeydir.
Sıcaktır,güvenlidir,yapışkandır,şirindir.
Size çok aşık,pek işi gücü olmayan bir sevgili gibidir.Aranızdaki ilişkiyi belli bir mesafede tutmazsanız 24 saati sizinle geçirmek ister."



Birsel bu bölümünde grip olmasından ve başından geçen komik olayları biraz da eleştirisel bir şekilde kaleme almış:

İdefix'te Son Gelişme

Bugün İdefix'te en çok satılan kitaplar listesine bakarken bir şey dikkatimi çekti. Orhan Pamuk'un Nobel ödüllü Masumiyet Müzesi adlı kitabı şu an yazarın imzasıyla beraber satışta. Yazar İdefix üyeleri için imzalamış. Gerçekten İdefix'i takdir ettim. Tüm kitap satış sitelerine nazaran bu site gerçekten bir kez daha beni kendisine çekmeyi başardı.
Eğer siz de benim gibi cezbolduysanız kaçırmayın. Çünkü kitap stoklarla sınırlı.



İdefix'te şöyle bahsediliyor kitaptan :

7 Şubat 2014 Cuma

Özcan Karabulut/Baştan Sona Yalnızlık


Bu kitabı geçen elime aldım ve bir çırpıda bitirdim. Artık sadece sahaflarda bulabileceğimiz bir kitap,ben de sahaftan aldım zaten. Önce yazar hakkında bilgi vermek istiyorum,çünkü kuşkusuz pek duyduğumuz bir yazar değil .


Özcan Karabulut 1958 Adana doğumlu. ODTÜ İstatistikten mezun olmuş.1979-1982 yılları arasında ODTÜ Edebiyat Kulübünun başkanlığını yaptı. Edebiyatçılar Derneğinin kurucularından. 



Kitaba gelecek olursak:

Herkese Merhabalar :)

Ne zamandır takip ettiğim güzel bir blog olan Makyajblogum,bu Şubatta takipçi sayısı 3000'i geçmesi üzerine 14 şubat için gayet hoş bir paket hazırlamış ve bu paketi biz takip edenlere çekilişle verecek.
Ben de internette gezinirken gördüm ve kayıt olayım dedim :)